Haber

İstanbul’da depremzedeleri tedavi eden doktor: Çocuklar benim çocuklarım gibidir

Kahramanmaraş’ta meydana gelen iki büyük depremin üzerinden 11 gün geçti.

11 ili etkileyen depremin ardından Türkiye yaralarını sarmaya çalışıyor.

Binlerce vatandaşı evsiz bırakan depremde 36 bin kişi hayatını kaybetti.

Ayrıca binlerce vatandaş da yaralandı.

Çevre illerde tedavi gören vatandaşlar ise bölgede onlarca doktorun sorumluluğunu üstlendi.

Deprem bölgesinden döndü

Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Perçin Caskan da bölgeye giderek depremzedelerle ilgilendi.

Ailesi 1999 depreminde yıkıldı.

İstanbul’daki görevine döndükten sonra Doç. Dr. Caskan, 1999 yılında yeni mezun doktor olarak çalıştığını ve 1999 depreminde ailesinin enkaz altında kaldığını belirtti.

Yaşadıklarını anlattı

Doç. Dr. Caskan, bugün Kahramanmaraş’ta yaşanan depremler sonrası geçmişte yaşadıklarını ve bölgede yaşadıklarını anlattı.

Kaskan’ın bölgedeki çocuklarla ilgili açıklamaları yürekleri duygulandırdı.

“Ailem 1999’da Gölcük’te enkaz altındaydı”

Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Sorumlusu Doç. Dr. Perçin Kaskan şunları söyledi:

Önce Adıyaman’a sonra da Malatya iline uçtum. 12. saatte sarsıntı bölgesindeydim. Kısa sürede bir sistem kurma konusunda ilerleme kat ettiğimizi düşünüyorum, deprem başlı başına bir sorun.

Ailem 1999 yılında Gölcük’te enkaz altındaydı. Hasta yakını olmak nedir, enkaz başında beklemek nedir bilirim. Bir eğitim ve araştırma hastanesinde birebir çalışıyordum, o hastaları yönetmek zor, çok rahat olduğunu biliyorum. Panik halinde insanların yapabilecekleri çok sınırlıdır. Bu anlamda dışarıdan destek vermek çok değerli.

Gittiğimde doktor arkadaşlarım ve tüm sağlık çalışanlarıyla birlikte elimizden gelen her şey için size takviye yapacağız dedim. Ben estetik cerrahım daha bir çok şeye temel olabiliriz dedik.

Depremden ilk kurtulanlar genellikle çocuklardır, mağdurlar ve benim en çok üzüldüğüm kişiler de onlar. Estetik cerrahların öncelikle sahaya gönderilmesinin sebebi şudur; Ezilme yaralanması dediğimiz bir tür ezilme yaralanması vardır.

Ezilme yaralanmalarında aşağıdakiler yaygındır; Enkaz altında kalan veya bir yere yapışmış olan doku ve kaslarda şişlik ve hasar vardır. Bu kasların kişinin kendi vücuduna herhangi bir şekilde zarar vermemesi için uygun müdahalelerle kasların açılması gerekir. Grubum üç kişiydi.

Belli kesimler yaparak depremzedelerin kaslarını rahatlattık. Kasları gevşetemezsek daha geç oluyor özellikle enkazdan geç kurtulan hastalarda. O kaslardan yayılan vücuda zarar verebilecek birçok faktör vardır. Bu faktörlerin yayılmasını önlemek için ilk müdahaleleri yaptık.

112 hava ambulansımızla başta Elazığ olmak üzere depremzedelerimizi kendi hastanemizin yanı sıra İstanbul, Ankara ve çevredeki hastanelere sevk ettik.

“Duygusal düşünecek durumda değilim”

17 Ağustos 1999 depreminde ailesinin de enkaz altında olduğunu ve bu süreçte yaşananları hem hekim hem de depremzede yakını olarak anladığını anlatan Doç. Cankan sözlerini şu şekilde sürdürdü:

Depremin altıncı gününde bölgeden ayrılarak kendi hastaneme döndüm. Altıncı günden itibaren yapılacaklar; Geç dönemde çıkanlar için maalesef çok dramatik tablolar.

Burada çok sayıda hastamız var, onlar için ölen dokuları kişinin kendi vücuduna zarar vermesinler diye vücuttan çıkarıyoruz. Bunlardan vücuda yayılan başka etkenler olduğu gibi bu hastaların da diyalize ihtiyacı vardır. Birçoğunu yoğun bakımda izliyoruz.

Burada ailesi olmayan, çocuklarının nerede olduğunu bilmeyen aileler var. Kendi başına zor bir durum. Tanrı bize yardım etsin. Önce hastaların dokularını rahatlattık, kol ve bacaklarındaki dolaşımı sağladık.

Sonraları tabi bunlar bile kaidelerin üzerinde o kadar sıkıntılı ki oradayken hatta altı büyüklüğünde artçı sarsıntılar olurken hatta ameliyat masası o hızla sallanırken tek düşündüğüm; Çocuklarıma ve ameliyat ettiğim çocuklara Allah rahmet eylesin. 1999 sarsıntısında yeni mezun bir doktordum.

İzmit Okmeydanı’nda nöbetçiydim, o gece tarlaya vardıktan beş saat sonraydı. İzmit merkezden yaklaşık on yedi kilometre yürüyerek evim olan Gölcük’e ulaştım. Aileme ulaşmam yaklaşık 12 saatimi aldı.

Ailem, konutun çöken kısmından yaklaşık 3 saat sonra dışarıdaydı. Çok şükür sallama sırasında bir yakınımı kaybetmedim ama ne kaybettim; O zamanlar cep telefonu olmadığı için rastgele bir anıdan, ilkokuldan, liseden çok arkadaşım yok. pek hatırlamıyorum

Enkaz altında değildim, deprem bölgesine gittiğimde hiç şaşırmadım. 17 Ağustos 1999 Depremi ile aynı şeyleri yaşadım. Ve ben bir doktor olduğum için sadece işimi yaptım.

Duygusal düşünecek durumda değilim. Çünkü götürülen çocukların bile hepsi benim çocuklarım gibi görünüyor.

ortaajans.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu